23 Eylül 2012 Pazar

Yeni bir eğitim dönemi, ailemin ziyareti, bir kaç kaçamak gezinti ve nihayet başlangıç...


Çooook yorgun bir kaç günün ardından yarın annemleri yolcu ediyorum. 2 kız kardeşim, annem ve babam 3 gündür bendeler.

Okulun ilk haftası henüz düzene girmeyen (defteri kitabı eksik öğrenciler, çalışmayan mac ler, 4 defa yenilenen ders programı, servis ayarlamasından dolayı sürekli değişen çıkış saatleri gibi) bir sürü durumla birlikte çıkageldi.

Üstelik sadece o da değil, 3 aydır spor giyime alışmış olan bedenimin birden klasik giyim-topuklu ayakkabıya geçmesi tüm hücrelerimde beklenmedik şok yarattı. Yazdan bu yana verdiğim 11 kilodan sonra topuklu ayakkabı giymenin eskisi kadar zor olmayacağını sanmıştım ama yanıldığımı sağolsun ayağımdaki sızılar ince ince bana hatırlattı.

Tüm bu kargaşanın içinde ısrarla gelmek isteyince bende aileme karşı gelemedim ve sonunda perşembe sabahı yola çıkıp öğleden sonra yanımda belirdiler. Okul çıkış saatine kadar bekleyip onları; babamın tüm tedirginliğine, arabasının büyüklüğüne, yol bilmeyeşine ve istanbulun tüm trafiğine rağmen eve sağ salim getirmeyi başardım.

Yalnız o kadar korkmuş ki adam ertesi gün akşama kadar arabayla gezme olayına hiç bulaşmadı. Akşam biz çok ısrar edince annemi bauhausa çiçek almaya götürmeye ikna oldu. Çiçekleri görünce kendini kaybeden annemi bulduktan ve biraz dolaştıktan sonra eve geldik ve ertesi gün sabah erkenden benimle birlikte işe götürdüğüm ailemle yeni maceralara sürükledim.

Bu seferki durak noktamız topkapı da bulunan fetih müzesiydi ki o müzeyle ilgili gözlemlerimi ayrı anlatmak istediğim için burada çok değinmiyorum. İstanbul trafiğinde araç kullanmaktan çekinen babam ve yol bilmeyen ben bir araya gelince yapılacak en doğru şeyin arabayı bir yere bırakıp metrobüsle gitmek olduğuna karar verdik. Fakat hesap edemediğim bir durumu vardı ki bugünün cumartesi olması ve metrobüslerin tıklım tıklım dolu olması... Binmek şöyle dursun kapısına bile yanaşamadığımız 4-5 metrobüsten sonra annemin konserve şişesine doldurduğu patlıcanlar gibi nihayet metrobüse doluştuk ve Topkapı ya ulaştık.

Müze ziyaretinin ardından acıkan mideciklerimizi doyurmak ve otaparkına bıraktığımız aracımızı almak için Pelican mall avm ye döndük. yemek faslından sonra kızlarla birlikte genellikle alışveriş yaptığım bir kaç mağazaya uğradım fakat yazlıkların çoktaaan raflardan kaldırıldığını, kışlıkların ise henüz yeni çıktığı bulunmaz hint kumaşıymış gibi uçuk fiyatlarda seyrettiğini görerek ve henüz verilecek 4-5 kilom daha olduğunu da hatırlayarak kuzu kuzu avm den ayrıldım.

Şimdi evde herkes odasına çekilmiş istirahat moduna geçmişken sıcağı sıcağına bu postu hazırlayıp tepeden inme bir şekilde blog dünyasına girmiş olmam da biraz seynepçe oldu galiba :) Neyse o zaman, vatana millete hayırlı olsun, herkese kucak dolusu sevgiler...

SEYNEP

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...