26 Ekim 2013 Cumartesi

Dereotlu Poğaça Tarifi

Herkese kocamaaaaann merhaba;
Cumartesi gününün tatil olması kadar güzel bir gün yoktur heralde. Böylece cumartesileri evle ilgilenip pazarları da gezmek gibisi yok. bu yüzden bugün sabah hafta içi diğer günlerde olduğu gibi saat 7  de kalkıp işe koyuldum. 
Evde kaldığım zamanlarda sporumu sabah yapmaya özen gösteririm. malum korumam gereken bir kilom var :) Daha önceki postlarımda nasıl kilo verdiğimle ilgili detaylı bilgi vermiştim (okumayanlar tıklayabilir), yakınlarda da nasıl koruduğumla ilgili bir post yapacağım inşallah. Sabah sporu olarak koşu bandında yarım saat yürüyüş ve ardından karın egzersizleri yaptıktan sonra güzel bir kahvaltı yaptım.

İşe koyulmadan yapılacaklar listesini çıkardım ve mutfağı temizlemeye başlamadan önce ne zamandır aklımda olan erik marmelatını ocağa koydum. Ocağı kirletme ihtimaline karşı böyle temizlik işine girişmeden yemek işlerini halletmeyi seviyorum. Bu arada eğer başarılı bir marmelat olursa sizinle de paylaşacağım merak etmeyin :)

Bunca laf kalabalığından sonra sıra geldi kolay, basit, pratik ve lezzetli dereotlu poğaçamızın tarifine. Bu poğaçayı annem çok sevdiği için memleketteyken daha sık yapıyorum. Şimdi ilk önce malzemeler ile başlayalım.

MALZEMELER;
  • 1 çay bardağı yoğurt
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 yumurta
  • 1 paket kabartma tozu
  • İnce kıyılmış yarım demet dere otu ( miktarını istediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz)
  • Alabildiği kadar un (4 çay bardağı tam kıvamında oluyor fakat yoğurdunuzun katılığına veya yumurtanızın büyüklüğüne göre değişebilir)
  • İçine koymak için lor peyniri
  • 1 çay kaşığı tuz
  • Üzerine sürmek için bir yumurtanın sarısı.


YAPILIŞI:
Yoğurt, yumurta, sıvı yağı güzelce karıştırıyoruz. Üzerine dere otlarını ekleyip tekrar karıştırıyoruz. Unu ve kabartma tozunu eleyerek karışıma ekleyip, elimiz ile yoğuruyoruz. Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlıyoruz. Yuvarladığımız parçalara hafifçe bastırıp içine lor peynirinden bir miktar koyuyor ve kapatıyoruz. Yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye poğaçalarımızı yerleştiriyoruz. Üzerine bir yumurtanın sarısından sürüp önceden ısıtılmış fırında 200 derece 20-25 dk pişiriyoruz. Afiyet olsun.

Son olarak ölçülere sadık kalınarak yapılan bu tariften yaklaşık 14-16 tane poğaça çıkıyor. Gerçi benim poğaçalarım biraz minik olur :)
 
Herkese iyi günler, güzel haftasonları dileğiyle...
SEYNEP

9 Ekim 2013 Çarşamba

Kına Gecesi Hediyelikleri ve Organizasyonu

Merhaba zarif hanımlar;
İki hafta önce kız kardeşimi evlendirdik. Aylardır süren düğün hazırlıkları, iki ayrı şehirde düğün olması, benim okuldan izin alıp gitmem, yol yorgunlukları vs vs derken yeni yeni dinlendiğimi hissettim ve aldım elime klavyeyi, yazmaya koyuldum.
Kına gecesi için İstanbul'da yaşamanın avantajını kullanarak kardeşim için süpriz bazı hazırlıklar yaptım. Eminönü bu konuda bulunmaz bir adeta cennet. Türlü türlü hediyelik ve süs eşyalarını çok uygun fiyata bulabilirsiniz. Hem kullanışlı hem de hatıra olsun diye ben ayna almayı tercih ettim. Tanesi 50 kuruş gibi çok ekonomik bir rakama aldığım aynaların arkasına renkli çıktı sayesinde "Mürşide'nin Kınası" yazısı ve kardeşimin resmini yapıştırdım. Gümüş ve kırmızı tül keselere koyduğum aynaları kına gecesine gelenlere dağıttık. Misafirler tarafından oldukça ilgi çekici ve hoş karşılandı. Şirin bir hatıra oldu hepimize :)




Tabi kına gecesine dair hazırladıklarım sadece bu aynalar ile sınırlı değildi. Okuldaki resim öğretmenimizin yardımıyla strafor köpükten fotoğraf çerçevesi hazırladım. Kırmızı kalpler ise okulda kullanılan bir programa ait dekor süslemesiydi. Kına gecesini evde yaptığımız için süsleme olarak çok işe yaradılar. Ayrıca resimdeki sepetlerden ikisini de kardeşlerimle birlikte kendimiz süsledik. (ya da süslediğimizi zannetmiş olabiliriz) hangileri olduğunu tahmin etmek çok zor olmasa gerek :))


Son olarak size düğünde takı için kullanılacak iğneleri koymak için hazırladığım iğnedanlığın resmini paylaşacağım. Tüm bu hazırlıklar ışık hızında hazırlandığı için resimleri de alelacele çekildi. Bu iğnedanlığı mutfakta kullandığımız bir kasenin içine bulaşık süngerleri koyup üzerini şifon ve tül ile kaplayarak yaptım. Pembe kurdelanın üzerindeki süsü ise bir nikah şekerine ait  süsü alıp silikonla yapıştırmak suretiyle oluşturduk.

Düğün ile ilgili ilerleyen zamanlarda başka postlar da gelecek ama şimdilik hepinize güzel günler, hoş vakitler :)
SEYNEP

16 Eylül 2013 Pazartesi

Tavsiye Kanalı'ndan D Shopping "Her Meleğe Lazım" Kampanyası

Selam zarif hanımlar (hanımlar diyorum ama blogumu takip eden beyler olduğunu sanmıyorum, varsa da aflarına sığınırım :) )

Blog yazarlığının misyonlarından olan "tavsiye etme" davranışını sistemli hale döken "Tavsiye Kanalı" sitesine üye olarak Tavsiye Meleklerine katılmıştım. Geçenlerde beni kargo şirketinden arayıp D shoppingten kargom olduğunu ve adresimde eksiklikler olduğunu söylediler. Malum benim bazı kargo şubeleriyle sıkıntılarım olunca (merak edenler için bknz: tebrikler ve teessüfler) direk iş yerimin adresini verdim. ertesi gün işe gittiğimde kargom çoktan gelmişti bile. heyecanla açtığımda tam da ihtiyacım olan ve almayı düşündüğüm bir cüzdanla karşılaşınca çoook mutlu oldum.



Kutudan ayrıca D shoppinge ait sonbahar 2013 kataloğu ile üç adet 100 tl lik alışverişe 10 tl indirim çeki çıktı. Kataloğu inceledim, çok orinal ürünler var. Alacağım ürünleri belirleyip hediye çeklerinden birini kendime ayırdım ama diğer iki tanesini bu posta yorum yazan ilk iki kişiye vermeyi düşünüyorum. Öyle çekiliş filan yapmayı düşünmüyorum, isteyen takipçim olup bu yazının altına indirim çekini istediğine dair yorum yazsın yeter.

Hepinize güzel günler, bol alışverişler.

Size de çoook teşekkürler Tavsiye Kanalı ve D shopping :)

SEYNEP

10 Eylül 2013 Salı

Sandalye Yenilemece

Merhaba dostlar;
Okullar açılmadan aklımdaki projeleri uygulama çalışmalarım devam ediyor. Bunlardan biri de yıpranmış, eskimiş ve plastik kılıfı yer yer yırtılmış sandalyelerimin yüzlerini yenilemek oldu. Bunun için artık işime yaramayan eski ipek eşarplarımı kullandım. Şimdi size resimlerle ne yaptığımı biraz anlatmaya çalışacağım.

Öncelikle eşarbımı güzelce yıkayıp, ütüledim.

Daha sonra tornavida yardımıyla sandalyenin vidalarını sökerek minderleri çıkardım.

Yapıştırıcı olarak eve yeni taşındığımda aspiratör borusunu yapıştırmak için Koçtaş'tan aldığım ısıya dayanıklı bant kullanmaya karar verdim. (Bu bantın üzerindeki çizgiler aslında içindeki tel ağ. Bu yüzden oldukça sağlam bir bant. 8 TL gibi bir ücretle almıştım. )

Sandalyenin eskimiş kılıflarını söktüm çıkardım.

Eşarbı sandalye parçalarının büyüklüğüne göre keserek defter kaplar gibi arkasından bantla yapıştırdım. Yapıştırırken iyice gerdirmeye dikkat ettim. 


Son olarak söktüğüm vidaları tekrar yerine taktım. Vee işte yeni sandalyem :)

Hızımı alamayıp diğer sandalyemi de benzer model bir eşarpla kapladım. İkisi de çok cici oldular.


7 Eylül 2013 Cumartesi

Tebrikler ve Teessüfler

Merhaba ekranların ardındaki güzel gözleriyle yazılarımı okuyanlar :)
Başlıktan da anlayacağınız gibi bu yazımda bazı firmalara tebriklerimi iletirken bazılarına ise tessüflerim ileteceğim. tebrikler ile hemen başlayalım çenem düşmeden :))

TEBRİKLER
1) Geçenlerde saç dökülmesi ve cilt çatlakları için doktora gitmiştim. Doktor Hanım bana bir kaç şampuan ve cilt kremi önermişti. Bu tarz ürünleri satın almadan önce mutlaka internetten araştırır, hem kullananların yorumlarını okur, hem de fiyat karşılaştırması yaparım. Bu sefer uygun fiyatından dolayı daha önce hiç alışveriş yapmadığım  www.dermoeczanem.com u  denemeye karar verdim. Siparişi akşamüstü gibi vermeme rağmen ertesi gün öğle olmadan ürünün elime geçmesi beni çok şaşırttı. Sadece teslimat hızlarına değil fiyatlara da bayıldım. Teşekkürler www.dermoeczanem.com

2) Kardeşimin düğünü için kendime birşeyler bakarken Setrms mağazası Fatih şubesine uğradım. Fatih'deki bir çok mağazanın aksine müşteriler ile çok güzel ilgileniyorlar. Nitekim aradığım kıyafeti uygun bir fiyata sadece bakmak için gittiğim halde satın alarak çıktım mağazadan. (Kıyafetimi merak edenler, düğün geçtikten sonra postunu yapacağım, biraz sabredin :) ) Hem güzel tasarımlarından hemde güleryüzlerinden dolayı tüm Setrms ailesine teşekkürler, tebrikler..


TEESSÜFLER
1) Fatihte kıyafet bakarken daha önce başka şubelerinden alışveriş yaptığım Alvina mağazasına girdim. Üçüncü katta abiyelerden birinin bedenin kalmadığını görünce hangi şubelerinizde vardır bakabiliyor musunuz diye sordum. ve karşılaştığım tavır karşısında şok oldum. Gayet kaba saba bir üslupla, varsa gidip alacakmıymışım Türkiyenin bir ucuna, önce başka bir rengini denemem lazımmış, ondan sonra bakarmış vs vs bir sürü ses yükselterek konuşmalar ile karşılaştım. Bir de üstüne üstlük sanki ben bağırıyormuşum gibi suçlamaya maruz kaldım. Görevli kızın yaka kartında (eğer doğruysa) isim olarak "Buket" yazıyordu. Alvina yetkililerine mail atarak şikayetimi ilettim ama teessüflerimi bir kere de buradan iletmek istedim.

2) İnternetten sık alışveriş yapan biri olarak Yurtiçi kargonun Beylikdüzü şubesi ile her seferinde sorun yaşıyorum. Telefonla aradığımda hiç bir zaman cevap vermiyorlar, kargomu almaya gittiğimde her seferinde önümde bir kaç kişi olmasına rağmen çooook uzun süre bekliyorum. Bir keresinde kargomu bulamadıklarını , buldukları zaman evime getireceklerini söyleyip beni geri eve gönderdiler. Tabi ne gelen oldu ne giden. İki gün sonra tekrar gittim, kargomu uzun arayışlardan sonra bulup teslim ettiler. Özür dilemelerini geçtim bari işlerini güleryüzle yapsalar. Sanki zorla gelip çalışıyorlarmış gibi bir halleri var. Sırf bu yüzden alışverişlerimde artık işyerimin adresini veriyorum ki Beylikdüzü şubesi ile muhatap olmayayım.

İçimde kalmasın türünden bir post oldu bu sefer :) Hepinize güzel günler..
SEYNEP

18 Ağustos 2013 Pazar

Bayram Şekeri Kurabiyeleri

   Merhaba blog dünyasının sevgili takipçileri;

   En son yazdığımdan bu yana Seynepçe'nin dünyasında neler olmuş derseniz, yorucu bir eğitim döneminden sonra okullar kapandı, karneleri verdik ve ardından taşınma işlemlerine başladım. Eski oturduğum evin ulaşımı çok sıkıntılı olduğu için daha merkezi bir yere taşınma kararı almıştım. Uzun arayışlardan sonra hem istediğim konumda,  hem istediğim büyüklükte ve güzellikte, hem de bütçeme uygun bir ev buldum nihayet. Biraz yorucu da olsa içime sindi ve bu yüzden binada telefon kutusu olmaması nedeniyle internetimi bağlatamamı bile göz ardı edebiliyorum :)

   Taşınma bitti, tatil başladı ve ben bu yaz leyleği havada görmüş biri olarak önce Ankara, ardından Van sonra Manisa ve İzmir olmak üzere pek çok yer gezdim. Ramazanın büyük çoğunluğunu Manisa'da ailemle, kız kardeşimin evlilik hazırlıklarıyla geçirdim. Bayramdan sonra da tekrar İstanbul yolları göründü, döndüm ve işimin başına geçtim.

   Tatildeyken sizin için yeni tarifler denedim (kendi canım istediği için değil :P ), vakit buldukça blogta yerini alacaklar. Kursuna gittiğimden beri (bknz: Şeker Hamuruyla Tanışma) denemek istediğim şeker hamurlu kurabiyeleri tatili fırsat bilerek denedim.Bu bayram kardeşimle birlikte misafirlerimize farklı bir şeker ikram etmeyi düşündüğümüz için bayram şeklinde kurabiye kalıbı satın aldık. Malzeme alışverişimizi www.hammaddeler.com adresinden yaptık. inanılmaz hızlıydılar. Sahura doğru, gece saat 2 gibi verdiğimiz siparişler sabah 9 gibi kargoya verilmişti, Öyleki ben daha uyanmadan siparişiniz kargoya verildi maili geldi, siz düşünün artık ne kadar hızlı olduklarını :))

    Başlangıç olsun diye hazır kesilmiş şekerlerden kullandık. Malzeme listemize göz atacak olursak; süsleme şekerleri, harf cetveli, marzipon seti, kurabiye kalıpları ve beyaz renkli şeker hamuru.

Ve ardından aldığımız malzemeler ile önceden hazırladığımız kurabiyeleri süslemeye başladık. Fırından eve  yayılan mis gibi tarçın kokusunu çok sevdiğim için kurabiyeyi tarçınlı zencefilli yaptım. Süslemesinde ise beyaz şeker hamuru üzerine renkli süsleme şekerleri yapıştırmayı tercih ettik.

Kurabiyelerin ortasına bayram mesajı yazmayı unutmadık :) Tabi benim gibi çenesi düşük bir insanın bayram mesajının çok daha uzun olması gerekirdi ama kurabiyemiz de sadece "İyi Bayramlar" yazacak kadar yer vardı :)

Herkese kurabiyelerim kadar şeker günler dileğiyle..
Seynep

Not: Resimler gece çekimi olduğu için biraz parlamış ama inanın kurabiyelerin tatları nefisti :))

5 Nisan 2013 Cuma

Happynomi Dergisinde Yazım Yayınlandı: "Çocuğunuzu Bilim İnsanı Olarak Yetiştirmenin Yolları"


Merhaba blog dünyasının sevgili yazarları ve okuyucuları;

Fen öğretmeni kimliğimle yazarlık yeteneğimi birleştirince yeni açılımlar yapmadan duramıyorum. İki aydır Happy Center mağazalarında ücretsiz dağıtılan Happynomi dergisinde yazarlık yapıyorum. Yazı konusu olarak daha çok akademik kariyerimle ilişkili konular seçiyorum. Dergide yayınlanan ilk yazımı meraklısına burdan paylaşayım istedim. Bundan sonrakileri de burdan paylaşacağım inşallah. Şimdilik ilgili ebeveynlere iyi okumalar :)



ÇOCUĞUNUZU BİLİM İNSANI OLARAK YETİŞTİRMENİN YOLLARI

Son zamanlarda çoğu ebeveynden duyar oldum bu sözü “Bizim çocuk aslında zeki ama çalışmıyor” veya “Çalışsa Einstein olacak ama aklı fikri bilgisayar başında oyun oynamakta” Anne babaların bu şekilde söylene dursun, gelin biz aslında Einstein gibi çocuk nasıl yetiştirilir ona bakalım.

BEYİN HÜCRELERİNİ GELİŞTİRİN

Ortalama zekaya sahip bir çocuk dünyaya geldiğinde beyin hücreleri henüz boş bir tarla gibidir. Bu tarlayı doğru bir şekilde kullanarak kaliteli ve nitelikli ürün elde etmek ebeveynlerin elindedir. Her çocuk doğuştan yaklaşık 100 milyar sinir hücresi ile doğar. Sinir hücreleri sinaps adı verilen elektriksel bağlarla birbirlerine bağlıdır. Çocuğun hayatında öğrendiği her bilgi beyinde kurulan yeni bir sinaps bağı demektir. Öğrendiği bilgiyi kullanma düzeyi ne kadar sıksa beyindeki bu bağ da o kadar kuvvetli olur. Yaşamın ilk yıllarında bu bağların kurulma hızı çok fazladır. Bu yüzden yaşamın bu evresinde çocuğu olumlu uyarıcılarla karşılaştırmalı, beynin her bölgesini çalıştırmayı hedeflemelidir. Özellikle çok fazla televizyon izlemek gibi hayal dünyasını ve yaratıcılığı kısıtlayıcı davranışlardan kaçınılmalıdır. Bunun yerine beyin geliştirici lego, puzzle, satranç gibi oyuncaklarla oyun oynaması sağlanmalıdır.

SORU SORMASINA FIRSAT VERİN

Bilmin ilk adımı merak ile başlar. Merak duygusu özellikle 2-4 yaş arası çocuklarda her gördüğünü sorması şeklinde kendini gösterir. Bu dönemde ebeveynler sabırla çocuğu dinlemeli, sorularını asla geçiştirmemeli mutlaka ellerinden geldiklerince cevaplamalıdır. Cevapsız bırakılan sorular veya çok soru sorması karşısında çocuğun azarlanması onun soru sorma davranışı engelleyecek ve yeni bir şeyler öğrenme çabasından vazgeçirecektir.

KENDİ PROBLEMLERİNİ KENDİSİ ÇÖZSÜN

Günümüz çocuklarının düşünce tembeli olmasındaki en büyük etken hazırcılığa alışmış olmasıdır. Oyuncak arabası her bozulduğunda ona yeni bir araba alınan çocuk neden oyuncağını tamir etmeye uğraşsın ki? Zaman içinde çocuğun karşılaştığı problemlere kendince çözümler bulmasına fırsat tanınmalıdır. Bu konuda ebeveynlerin sabır göstermesi, çocuğun o problemi çözmesi vakit alsa bile sadece yol gösterici tavırlarını korumalı asla problem çözücü olmamalıdır. 

BASİT DENEYLER YAPMASINA İZİN VERİN

Çocuğun bilime ve öğrenmeye merak duyması için ebeveynler onun basit deneyler yapmasına izin vermeli, keşfederek öğrenmesini sağlamalıdır. Özellikle mutfak, kesici malzemelerden uzak tutmak şartıyla çocuk için tam bir deney laboratuarıdır. Bırakın çocuğunuz birkaç saat mutfaktaki malzemeleri karıştırsın, sirkenin yakıcı olduğunu, karbonatla birleştiğinde köpürdüğünü, zeytinyağı ile suyu karıştırdığında zeytinyağının üste çıktığını, buzun üzerine tuz döküldüğünde erimenin hızlandığını gözleriyle görsün. En fazla birkaç malzeme kırılır, mutfağınız kirlenir, başka ne olur ki? Hem deney yapmanın tadını alan çocuk, sizin bir daha bu fırsatı ona vermeniz için mutfağınızı toplarken size yardım edecektir, emin olun.

GÖZLEM DEFTERİ İŞE YARAYABİLİR

Bilimsel düşüncenin geliştirilmesinde yardımcı olacak bir diğer etken de gözlem defteridir. Çocuğunuza gözlemlerini kaydedip üzerlerinde yorumlar yapabileceği bir defter hediye edin. Defterinin ilk sayfasına adını, neleri gözlemlemek istediğini yazabileceği, fotoğrafını yapıştırabileceği şekilde dizayn edin. Diğer sayfalara da mutlaka tarih ve gözlem adı oluşturarak gözlemlerini yazmasını, deneylerini paylaşmasını sağlayın. Bu gözlemlerini yapması için ara sıra hayvanat bahçesi gezileri, doğa yürüyüşleri, ilgisini çektiği bir sanayi fabrikasına ziyaret düzenleyebilirsiniz.

OKUL BAŞARISI HER ŞEY DEMEK DEĞİLDİR

Fen ve matematik ders başarısı çocuğun bilim insanı olup olmayacağının kriteri değildir. Bir çok bilim adamının hayat hikayelerine baktığımızda okul yaşamındaki notları pek de içi açıcı değildir. Fakat bu o insanların bilimsel yolda yürümelerine veya adlarını tarihe geçirmelerine engel olmamıştır. Burada tabi ki de ders notları önemsizdir demiyorum fakat çocuğu sadece ders başarısına göre değerlendirmek onun diğer tüm özelliklerini görmezden gelmek özgüvenini ve araştırma isteğini kıracak, teselliyi bilgisayar oyunlarının sanal başarılarında arayacaktır. 

ÇALIŞMALARINI SERGİLEYİN

Yaptığımız çalışmaların başkaları tarafından görülmesi, beğenilmesi, takdir edilmesi, bırakın çocukları biz yetişkinlerin bile hoşuna gider. Bu yüzden çocuğunuz yaptığı tüm araştırmaları, deneyleri, gözlemleri çeşitli yollarla aile büyüklerine veya arkadaşlarına sergilemesini sağlayabilirsiniz. Bu sergileme işi hem onun özgüvenini arttıracak hem de kendini bilime verip toplumdan uzaklaşmasına engel olacak, topluluk önünde konuşma yeteneğini geliştirecektir.


Zeynep A.


2013 İstanbul


28 Şubat 2013 Perşembe

Sizi Özlediiiiiim :)


Çok iddialı ve özlem dolu bir başlık olduğunun farkındayım. Ne zamandır bir çoğunuzun postlarını beğeni ve ilgiyle takip ediyorum. Sizinkileri okudukça her seferinde paylaşmak istediklerimi hatırlıyor her seferinde erteliyorum. Müthiş istikrar bu olsa gerek :))

İkinci dönem gümbür gümbür başladı. Yarın ilk yazılı sınavımı yapıyorum bile. Okul bu yoğunlukta giderken akşamları kursta bir o kadar yorucu oluyor. Hafta içi çoğu zaman eve gelmem akşam 10 buçuğu filan buluyor. Bu arada bu bir yakınma değil itiraftır; Benim gibi çenesi düşük birinin haftalarca hiç post yayınlamamasının sebebi sadece yoğunluk ve yorgunluktur. Yaz tatiline kadar da çok ortalarda olacağımı sanmıyorum fakat ara sıra yaşadığıma dair ses veririm merak etmeyin :)

Şimdi madem uzun süredir ortalarda yoktum neler yaptım bu süreçte biraz paylaşayım.


Kedi dili bisküvilerden basit bir pasta yaptım. Pasta için kelepçeli kalıp içine, kedi dili bisküviler, kremşanti, muz ve üzerine çikolata sos kullandım. 


Sömestr tatilinde memleketime gittim ve annemin ekmek yapma makinesinde cevizli incirli üzümlü kek denedim. Tek kelimeyle nefisti.


Hayatımda ilk defa suşi yedim. Bir çoğunuzun "Neeee, suşi miii, çiğ balık mıııı, ııyyyy" dediğini duyar gibiyim. Yeniliklere açık biri olarak sırf sizin için yedim dostlar :) Evet çok iştah açıcı bir tadı yok. Fakat ağıza alınmayacak kadar da kötü değil. Çiğ balık olması çok sıkıntı olmuyor çünkü baharat ve yosunlardan balığın tadını almıyorsunuz bile. Ayrıca çiğ köfte seven bir toplumuz, unutmayalım :))


Güzel yerlerde, güzel dostlarla güzel kahvaltılar yaptım. Sol taraftaki kuymaklı resim Sarıyer tarafında bulunan Garipçe de yaptığımız bir kahvaltı. Manzarası harika bir yer, biraz uzak ama güzel ama hafta sonu gidilebilir.. Sağ üst resim ise Ortaköy de bir Ege kahvaltısı. Sağ alttaki ise bir Ege kasabasındaki anne kahvaltısı :)


Güzel yerlerde ruhumu ve gözlerimi beslerim de, objektifi mahrum bırakmak olur mu hiç...


Annemden getirdiğim konserve domateslerle nefis ve çabucak menemenler yapıp kendimi besledim. Bu ev konserveleri var ya, kesinlikle saygıyla anılması gereken kutsal bişey :)


Gönlümü gülümseten insanlardan yüzümü gülümseten hediyeler aldım.


1674562 kez filan da kahve içtim. Türk kahvesi ve Mocha kesinlikle favorim. Eğer kafein sorununuz yoksa Kahve dünyasının mochası çok nefis. Kafeinsiz kahve içerim diyorsanız da malesef Starbucks dan başka hiç bir yerde kafeinsiz mocha bulamadım. Starbucks'ın ki de fena değil fakat kahve dedin mi illa fincanda olacak arkadaş. Bir türlü alışamadım o karton bardaklardaki Amerikan kültürü kahvelere.

Veee en önemlisi tüm bunları yer içerken çok şükür hiç kilo almadım. Paranoyak gibi sürekli tartıya çıkıp kilomu kontrol ediyorum. Nasıl kilo verdiğimi merak edenler buyursun lütfen :)

Yaklaşık iki aylık bir zaman diliminden ufacık tefecik anları yansıttım kendi penceremden. Bir süre daha ortalarda gözükmezsem ara sıra bir kontrol edin :D. Şimdilik herkese kucak dolusu sevgiler...

SEYNEP

13 Ocak 2013 Pazar

Elmalı Tarçınlı Muska


Uzuuun bir aradan sonra nihayet parmaklarım klavyenin üzerinde :) Aslında yazmak için niyet ettiğim şeyler arasında okuduğum kitaplar ve doğum günüm sebebiyle dolabıma girenler vardı ama fotoğraflara rastlayınca bu tarifi yazmadan geçmemeye karar verdim. 

Adının ne olduğu konusunda bir fikrim yok, yapımı çok basit, taze taze yediğinizde çıtır çıtır bir atıştırmalık. 


Malzeme olarak;

-soyulmuş ve rendelenmiş elma
-tarçın
-ceviz
-toz şeker
-yufka

Miktarlarını damak zevkinize göre ayarlayabileceğiniz için belirtmedim. Elmanın ekşi değil tatlı olması gerekiyor.

Yapılışı:
Elmaları kısık ateşte şeker, terçın ve cevizle karıştırrarak tıpkı elmalı kurabiyelerdeki gibi bir iç hazırlyoruz. Uzun şeritler halinde kestiğimiz yufkanın içine bir miktar hazırladığımız içten koyarak muska gibi sarıyoruz. Az yağda kızartıp, üzerine pudra şekeri döküyor ve afiyetle yiyoruz :)


Herkese iyi pazarlar :)

SEYNEP
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...